İLAHİ
Doğrudan doğruya dinî temalara bağlı tekke edebiyatı nazım şeklidir. İlâhî'nin kelime anlamı "Allah'a mahsus, Allah'a ait" demektir. Bu yüzden ilâhi türüne giren şiirlerde büyük ölçüde Allah sevgisi ve onun çevresinde her türlü dinî konu işlenir. Bu açıdan ilâhiler divan edebiyatının "tevhid" ve "münâcât'ları ile bir benzerlik gösterirler. Farklı olan yanı, ilâhilerin tekke ve dergâhlarda âyin sırasında belli bir makamla söylenmesindedir.
İlâhiler genellikle 7, 8, 11, 14 ve 16'lı hece ile yazılır. Bunlardan daha çok 7 ve 8 heceliler dörtlükler halinde; 11,14 ve 16 heceli olanlar ise beyit esasına göre yazılmışlardır. Dörtlük tarzında olanların kafiye düzeni koşma, beyit tarzında yazılanların kafiye düzeni ise gazellerdeki gibidir. Bazı tekke şairlerinin aruz vezniyle de ilâhiler kaleme aldıkları görülür.
Türk edebiyatı tarihinde en güzel ve başarılı ilâhileri yazan şairler cezbe halinde, kâinatın sırlarına ait bir şeyler duyarak yazabilenlerdir. Başta Yunus Emre olmak üzere onun peşinden giden bütün şairler ilâhi tarzında güzel şiirler söylemişlerdir.
İlahi Örneği
NEFESAşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seniNe varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seniAşkın aşıklar oldurur
Aşk denizine daldırır
Tecelli ile doldurur
Bana seni gerek seniAşkın şarabından içem
Mecnun olup dağa düşem
Sensin dünü gün endişem
Bana seni gerek seniSufilere sohbet gerek
Ahilere ahret gerek
Mecnunlara Leyla gerek
Bana seni gerek seniEğer beni öldüreler
Külüm göğe savuralar
Toprağım anda çağıra
Bana seni gerek seniCennet cennet dedikleri
Birkaç köşkle birkaç huri
İsteyene ver anları
Bana seni gerek seniYunus'durur benim adım
Gün geçtikçe artar odum
İki cihanda maksudum
Bana seni gerek seni ( Yunus Emre )
Kelime anlamı soluk, yani havanın alınıp verilişi, teneffüs edilişi demektir. Edebiyat terimi olarak ise daha çok Alevi-Bektaşî dergâhlarında âyin-i Cem sırasında hususi bestelerle, saz eşliğinde ve genellikle bir makam ile okunan nükteli, zarif, yer yer laubali ifadeler de ihtiva eden manzumelere denir.
Şekil bakımından halk edebiyatı nazım türlerinden koşma gibi dörtlüklerden meydana gelen nefesler, genellikle hece vezni ile yazılırdı. Nefesler, ele aldıkları konulara göre âşıkâne, kalenderâne, felsefî veya didaktik mahiyette hicviyye, medhiyye ve mersiye tarzında olabilecekleri gibi, "insan-ı kâmil" hakkında veya "On iki imam" hakkında yazılmış da olabilirdi. Bu grupta yer alan nefeslerden sırf okunmak için yazılanlara "nutuk", terennüm edilmek (ezgi ile söylemek) için söylenenlere ise "nefes" denirdi.
GAZEL
Gazel, bir edebiyat terimi olarak, ilk beytinin mısraları birbiriyle, diğer beyitlerinin ikinci mısraları ilk beyitle kafiyeli, aynı vezinle söylenmiş, genellikle beş beyit ile dokuz beyit arasında şiirlerin yazıldığı bir nazım biçiminin adıdır. Bununla birlikte beyit sayısı 15'e kadar çıkan gazeller de görülür. Dört beyitli gazellere ise nadir olarak rastlanmaktadır.
Üç veya dört beyitli gazeller aslında eksik gazeller olduğundan bu manzumeler gazel-i nâ-tamâm (=eksik gazel) olarak adlandırılmıştır. Gazel genellikle 5 beyitle yazılmıştır. Gazelin bir diğer adının penç-beyt(=beş beyit) olması da gazelin daha çok beş beyitli bir nazım biçimi olarak kabul edildiğini göstermektedir. Fuzulî gibi bu kurala uymayan bazı şairler de olmakla birlikte, Divan edebiyatında şairler daha çok beş beyitli gazeller yazmışlardır. 15 beyitten uzun gazellere gazel-i mutavvel (=uzun gazel) adı verilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder